“Aile Yılı” ilan edilen 2025, gençler için barınma krizinin, yurtsuzluğun, geleceksizliğin, yoksulluğun ve politik baskının yılı oldu. Bir kuşak, mezun olduğunda iş bulamamayı, şehir değiştirdiğinde barınacak yer bulamamayı, protestoya çıktığında gözaltı tehdidiyle karşılaşmayı, yani tam anlamıyla çıkışsızlığı ve umutsuzluğu deneyimliyor. Gençlerin bu sorunlarının hiçbirini görmeyenler, 11. Yargı Paketi’yle bir kez daha bize neyle uğraştığını açıkça gösteriyor. Bu paket yalnızca bir “yargı düzenlemesi” değil; gençliğin özerkliğini hedef alan, toplumsal cinsiyet karşıtlığını kurumsallaştıran ve cezalandırma yetkilerini genişleten çok katmanlı bir müdahaledir.
Gençlerin özerkliği hedef alınıyor
Anayasa’nın 58. maddesinde “gençlerin milli değerlere bağlı olarak yetiştirilmesi” ifadesi, ve devlete “gençleri koruma” görevi verilmesi yıllardır gençlerin düşünsel ve politik özgürlüğünü sınırlayan bir anlayışın zeminini oluşturdu. Şimdi aynı anlayış, bu Yargı Paketi aracılığıyla gençliğin eleştirme, katılma ve örgütlenme hakkını daha da daraltıyor.
Türkiye’de gençler, yalnızca kamusal alanda var oldukları veya demokratik haklarını kullandıkları için gözaltına alınıyor ve yargı süreçlerine maruz kalıyor. Saraçhane eylemleri bu durumun güncel bir örneğini oluşturdu; kendi haklarını savunan gençler gözaltına alındı, tutuklandı ve yargılandı. Söz konusu yasal düzenlemenin kabul edilmesi, sistematikleşen bu baskıların daha da derinleşmesine yol açacak.
LGBTİ+’lar hedef alınıyor
“Aile Yılı” kisvesi altında güçlendirilen toplumsal cinsiyet karşıtlığı, tek tek yasa maddelerine dönüştürülmek isteniyor. LGBTİ+ gençlerin varoluşu, ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı, bedensel özerkliği ve demokratik hak arama pratikleri hedefte. Yani, hepimiz hedefteyiz. “Genel ahlak” ya da “hayasızca hareket” diye adlandırılan şey, biziz. Bunun; bedenimiz, sokakta yürüyüşümüz, sesimizin tonu üzerindeki denetim isteğinden başka bir şey olmadığını biliyoruz. LGBTİ+’ları hedef alan 11. Yargı Paketini tam da bu nedenle asla kabul etmeyeceğiz.
Bu Yargı Paketi, “doğuştan gelen cinsiyete veya genel ahlaka aykırı tutum ve davranış” gibi muğlak ifadeler üzerinden yalnızca LGBTİ+’ların değil, tüm toplumun özgürlük alanlarını hedef alıyor. Gençlerin gökkuşağı bayrağı taşıması, Onur Yürüyüşlerine katılması, sosyal medyada eşitlik mesajı paylaşmaları, giydikleri kıyafetler, fiziksel görünüşleri, yani özgürce var olma biçimleri cezalandırılabilecek. Bu yaklaşım, yalnızca LGBTİ+’ların kamusal görünürlüğünü değil; farklı düşünen, eleştiren, eşitlik ve özgürlük talep eden herkesin varlığını tehdit ediyor.
Rusya’daki propaganda yasaları ve Macaristan’daki toplumsal cinsiyet yasaklarında olduğu gibi, “ahlak” kavramı üzerinden tüm toplumu denetleyen otoriter bir yasal zemin kurulmak isteniyor. Bu nedenle 11. Yargı Paketi, yalnızca LGBTİ+’ları değil; kadınları, gençleri ve demokratik muhalefetin tamamını hedef alıyor.
Hak mücadeleleri hedef alınıyor
Üstelik bu paket, zaten binbir zorlukla ayakta duran LGBTİ+ örgütlerini ve gençlik hareketlerini hedef alarak derneklerin kapatılmasına, mal varlıklarına el konulmasına ve örgütlenme hakkının fiilen ortadan kaldırılmasına yol açacak. Halihazırda yargı taciziyle çalışamaz hale gelen hak savunucularının neler yaşayacağını tahmin etmek zor değil.
Bu yasadaki muğlak kavramlar -genel ahlak, hayasızca hareket ya da edebe aykırılık- Türkiye’de uzun yıllardır kadınların, LGBTİ+’ların ve gençlerin kamusal alandaki varlığını denetlemenin yasal aracı olarak kullanılıyor. Hukuki karşılıkları belirsiz, yorum gücü ise iktidarın keyfine göre eğilip bükülmeye elverişli.
Kadın mücadelesi de, LGBTİ+ hareketi de, gençlik hareketleri de tarihinin en sert deneyimlerini tam da bu belirsizliklerin içinde yaşadı: ahlak normları adı altında kamusal alan kadınlara kapatıldı, cinsellik denetlendi, kuir varoluşlar kriminalize edildi, gençlere had bildirildi. Kadının kahkaha atması, lubunyanın var olması, gencin sokakta olması tehdit olarak görüldü.
Translar hedef alınıyor
Taslak, transların beden uyum süreçlerini kısıtlamayı, hormona erişimi zorlaştırmayı ve yaşamı dönüştürme hakkını elinden almayı da hedefliyor. Oysa yasaya dahi gerek duyulmaksızın bugün hormona erişim zaten engelleniyor. Translar hormona erişememenin yıkıcı sonuçlarını psikolojik ve fiziksel olarak yaşarken, evlerinde barınamazlarken bu nefrete şimdi hukuki bir zemin hazırlanıyor. Kadınların doğum, kürtaj ve üreme haklarına yönelik müdahaleler de bu hattın bir parçası.
Trans gençlerin kendi bedeni hakkında karar verme hakkını elinden alan taslak metni transların hastane süreçlerine 25 yaş sınırı getiriyor. Bu haliyle 18-25 yaş arasındaki gençlerin bireyliği ve kendi bedeni hakkında karar verme hakkı elinden alınmaya çalışılıyor.
Gençlerin demokratik hakkı hedef alınıyor
Ceza ve infaz sisteminde yapılan değişiklikler, gençlerin demokratik katılım hakkını doğrudan hedef alıyor. “Genel ahlaka aykırı davranışlar” bahanesiyle gözaltı ve tutuklama yetkilerinin genişletilmesi, barışçıl bir yürüyüşe katılmayı, feminist gece yürüyüşünde ya da onur yürüyüşünde yer almayı, yani anayasal bir hakkı kullanmayı suç haline getirebilecek. Böylece yalnızca yasalar değil; gündelik hayatın kendisi, sokağa çıkmak, dayanışmak, söz kurmak dahi suçlulaştırılacak. Yargı Paketi, gençlerin kamusal alanda görünür olma ve demokratik sürece katılma hakkını fiilen ortadan kaldırma riski taşıyor.
Tam da bu nedenle bu paketin demokratik hakların tümüne yöneltilmiş bir tehdit olduğuna inanıyoruz. Zaten binbir zorluktan geçen örgütleri hedef alarak derneklerin ve örgütlenme hakkının ortadan kaldırılmasına yol açacağına inanıyoruz. Halihazırda yargı taciziyle ayakta durmaya çalışan hak savunucularının neler yaşayacağını tahmin etmek ise hiç zor değil.
11. Yargı Paketi Meclis’e hiç gelmemelidir
Birbirimizi koruyarak, birbirimizin hakkını savunarak, birbirimizi geride bırakmayarak mücadelemize devam edeceğiz. 11. Yargı Paketine direnmeye, haklarımızı ve varoluşumuzu savunmaya devam edeceğiz.
11. Yargı Paketi Meclis’e hiç gelmemelidir. Gençlerin, kadınların, LGBTİ+’ların ve tüm yurttaşların özgürlüklerini hedef alan bu düzenlemeye karşı milletvekillerini açıkça tutum almaya çağırıyoruz. Gençlik örgütleri, sivil toplum ve temel hak ve özgürlüklerden yana olan herkesi buna karşı durmaya, birlikte ses çıkarmaya çağırıyoruz.
GoFor
Gençlik Örgütleri Forumu





