Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) “Ranta, Talana ve Yoksulluğa Karşı Halkçı, Kamucu, Sosyalist Belediyecilik” başlıklı 2024 Yerel Seçimlerine ilişkin bildirgesini inceledik. Yerel yönetimlere ilişkin yaklaşımı içeren bildirgeyi gençlik hakları kapsamında 9 ayrı başlıkta ele aldık.
Bu başlıkları; gençlik tanımı, gençlik hakları ve yerel gençlik politikası, gençlik katılımı, toplumsal cinsiyet, genç kadınlar ve genç LGBTİ+’lar, genç istihdamı, beceri geliştirme ve kültür-sanat, barınma, sağlık ve psikososyal destek ve son olarak da çevresel sürdürülebilirlik ve adalet olarak belirledik.
Seçim bildirgesine ilişkin incelememiz gösteriyor ki TİP;
- Kapsayıcı bir gençlik tanımına sahip olmakla birlikte gençlere ve çocuklara yönelik politikaları birlikte ele alıyor. Bu da farklılaşan ihtiyaçları görünmezleştirme riskini beraberinde getiriyor.
- Gençlik haklarına odaklanıyor; gençlerin eşit ve özgür yurttaşlık talebini karşılıyor.
- Gençlerin yerel yönetime katılımından bahsediyor; fakat bu konudaki beyan ve politikalarda daha fazla derinleşmeye ihtiyaç var.
- Genç kadın ve LGBTİ+’ları kapsayıcı bir gençlik politikaları yaklaşımına sahip.
- Genç işsizliği ve genç istihdamına yönelik değerlendirmelere yer verilse de bu konuda yerel politika vizyonu geliştirilmiyor.
- Gençlerin kendilerini gerçekleştirebilmesini hak temelli ele alıyor.
- Barınma krizinin yapısal bir sorun olarak ele alıyor; bu noktada eşitlik ve kamu yararı ilkesini önceliyor.
- Gençlerin psikososyal destek hizmetlerine yönelik ihtiyaçlarını yapısal boyutuyla ele alıyor; fakat bu konudaki beyan ve politikalarda daha fazla derinleşmeye ihtiyaç var.
- Gençlik odaklı bir iklim ve çevre stratejisine sahip olmaması sebebiyle gençlerin iklim ve diğer çevre krizleri karşısındaki spesifik kırılganlıklarını “yurttaş” ve “insan” hakları çerçevesinde eriterek göz ardı etme potansiyeli taşıyor.
Bu bulgular ışığında GoFor olarak, TİP’in yerel seçim vizyonunu yerel yönetimlerde hemşehrilerin katılımını önceleyen özyönetim mekanizmalarını öncelediğini ve bu noktada etkili ve sürdürülebilir yöntemler önerdiği çıkarımında bulunduk. İncelemede belirtildiği üzere, bu özyönetim mekanizmalarına ve önerilen politikalara, halihazırda siyasete ve toplumsal yaşama katılımda sorunlar yaşayan gençler, kadınlar, LGBTİ+’lar, göçmenler vb. dezavantajlı grupların kolaylıkla katılım gösteremeyeceği, bu noktada özelleşen müdahalelere ihtiyaç olduğu sonucuna varıldı. Bu noktada farklı grupların farklılaşan ihtiyaçlarını gözeten, öznelere ve alanda çalışan sivil toplum örgütlerine alan açılması önem taşıyor.